3.Bölüm - Primatlar

3.Primatlar
Primatlar, 65 milyon yıl önce ormanda kalmaya karar vermiş canlılardır. Gerçekte evrimleşmeleri çok daha öncesine dayanır ve yeni bulgulara göre ilk primatın görüldüğü zaman dilimi 85 milyon yıl öncesine aittir (20). Günümüzdeki maymun türlerinin de atası olan bu ilk primatlar, ağaçta yaşamakta ve sincabı andırmaktadır. Bunlar ormanın içinde deyim yerindeyse pek çok tehlikeli olabilecek türün ormandan çıkıp açık alanlara göç etmesiyle bir çeşit cennet yaşamı sürdürmeye başlamışlardı. Her türlü böcek, meyve ve yaprak yiyebilecek biçimde sindirim organı ediniyorlar, ağaçlarda daha yükseğe çıktıkça da önceleri yanda olan iki göz, dallar arasındaki uzaklığı net olarak tahmin edebilecek şekilde yan yana geliyor, derinlik kavramı gelişiyordu. Kuyruk uzun atlayışları yönetmek üzere uzuyor, ayaklar ile eller dalları sıkıca kavrayacak şekilde dört parmak ve bir başparmak biçimini alıyordu. Tırnaklar dalları daha sıkı tutabilmek için yassılaşıyor, pençeler yumuşak tutunma araçlarına dönüşüyordu (21). İlkel primatlardan çeşitli maymun türlerine doğru olan bu 30 milyon yıllık evrimleşme süreci içinde ilkel canlımız kayda değer bir tehdit altında olmadan, rahatça gelişimini sürdürüyordu. Ormanlar dünyanın büyük bölümünü kaplamıştı, yiyecek çok boldu. Gerçi çevre bütünüyle tehlikesiz bir yer de değildi. Türlerin birbiriyle rekabeti evrimleşmede yeni modeller ortaya çıkarıyor, kimileri vücudunu büyütüyor, böylece güçlü kaslara sahip olarak rakibini bastırıyor, kimileri de tersine daha küçük gövdeyle yetiniyor ama tehlike anında hafif vücudunu büyük bir hızla ağacın en üst dallarına taşıma olanağı buluyordu. Vücut ağırlığı arttıkça ağaçların üstlerinde yaşamının bir anlamı kalmıyor,  daha altta hatta orman tabanında yaşamak uygun olabiliyordu.
Böylece 30 milyon yıl öncesine geldiğimizde primatlarımız günümüz maymunlarının pek çok türünü oluşturmuştu bile. Üstelik onlara ormanda karşı koyabilecek başkaca bir canlı türü de yoktu.  Dolayısıyla ortama tümüyle hakim olan bu hayvanlar, ağaçların tepelerinden orman tabanına kadar hemen her yerde değişik türler olarak karşımıza çıkmaya başlamışlardı.
Bu dönemde Hindistan adası Asya’ya iyice yaklaşmıştır, kuzey ucu geniş bir boğazla Asya’dan ayrılmaktadır. Ancak dünyanın genel yapısı oldukça düzlük olup, ılıman iklim neredeyse eşit olarak dağılmakta, bu nedenle de sık ormanlar her yeri kaplamaktadır. Deniz seviyesi yükselmiştir, yağışlar boldur. Avrupa Asya’dan ayrıdır, Karadenizin yerinde, orta Asya’ya kadar uzanan büyük bir deniz vardır. Arap yarım adası henüz oluşmamıştır, Anadolu, Asya’dan uzanan ince bir yarımada görünümündedir (22). Ancak Afrika’nın doğusunda belirmeye başlayan Himalaya dağları nedeniyle iklim değişmekte, o güne değin hiç olmadık biçimde aralıklarla soğuk havalar görülmektedir. Bu ise ılıman iklime göre evrimleşmiş canlılar üzerinde ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Olay elbette tek başına Himalaya dağlarına bağlı değildir. Kıtalar kimi yerde birbirinden uzaklaşırken kimi yerde birbiriyle çarpışmakta bunun sonucu yüksek dağ sıraları oluşmakta, dünya genelinde hava akımının yolları değişmektedir. 30 milyon yıl öncesine geldiğimizde güney kutbunda beyaz bir kar örtüsü ortaya çıkar.
Dünyada karalar yer değiştirirken geniş ormanlık alanlarda yaşayan primatlar cennet benzeri yaşam sürmektedir. Ağaçların tepesinde küçük ama son derece çevik maymunlar daldan dala atlamakta, tabanda ise iri yarı ve güçlü goril benzeri hayvanlar tembelce yaprak çiğnemektedir. Çoğunda işe yarar bir kuyruk kalmamıştır. Çünkü kuyruğun amacı daldan dala sıçrarken havada dengeyi sağlamaktır. Oysa bu iri yarı hayvanlar üst dalları çoktan unutmuşlardı.
Etçil hayvanların dışkıları kötü kokuludur. Bu nedenle köpekler ya da kediler dışkılarını yaşam alanlarından uzak yerlere yaparlar ve yuvalarını kirletmemeye özen gösterirler. Otçul hayvanlarda ise dışkılar hemen toprağa karışacak biçiminde yapılır sürekli otlak değiştirildiğinden hayvanların yaşam alanları için bir sorun oluşturmazlar. Primatlar ise bitki yanında böcek hatta kimi zaman et yiyebildiklerinden dışkıları kötü kokuludur. Ama onların tuvaletlerini yuvalarından uzağa yapma alışkanlıkları da yoktur (23). Böylece bulundukları yer bir süre sonra toplu tuvalet gibi kokmaya başlar ve primatlar orayı terk etmeleri gerektiğini anlarlar. Ayrıca, her ne kadar besin kaynakları bol ve çeşitli ise de, bunların gelişmesi belli bir zaman aralığında olacaktır. Böylece kendi alanındaki tüm besin kaynaklarını tüketen maymunlar oradan ayrılmak, yeni alanlara gitmek zorunda kalırlar. Yani, primat toplulukları belli dönemler halinde yer değiştiren hayvanlar olarak karşımıza çıkarlar. Bu ise çatışma demektir. Çünkü ormanlar ne kadar büyük olursa olsun topluluklar bir şekilde karşılaşacak ve göz koydukları alana sahip olmak isteyeceklerdir. Yine de primatlar arası rekabetin, örneğin etçiller arasındaki rekabet kadar ölümcül olmadığını da belirtelim. Belki liderlerin gövde gösterisi, birkaç vuruş, taraflardan birisinin o alandan vazgeçmesini sağlayabilir. Çünkü kaybedenlerin gidebileceği daha başka yerler bulunmaktadır.
Elli milyon yıl öncesinden başlayarak 25 milyon yıl öncesine kadar primatların yaşamlarını evrimin doğal kuralları içinde geliştirmekten başka bir işleri yoktu. Bu dönemde ilkel maymun türleri giderek gelişiyor ve yaygınlaşıyordu. Ama 35 milyon yıl öncesinden başlayarak dünyanın ısısı hissedilir biçimde düşmeye başladı, soğuyan hava nedeniyle ormanlar yükseklerden başlayarak geri çekildiler. Kıtalar birbirinden uzaklaşmayı sürdürüyor, kuzey Amerika’da Rocky, güney Amerika’da And dağları ve Asya’da Himalayalar dünyanın ikliminde önemli değişiklikler yapacak kadar yükseliyorlardı. Antarktika tüm kıtalarla olan bağlantısını kopararak tam güneye çekildi, bu olay okyanus akıntılarının değişmesine yol açarak güney kutbunda ilk buzullar görüldü.
 Soğuyan hava pek çok hayvanın da sonunu getirir. Sıcak iklime göre evrimleşmiş dev boyutlu ve göreceli olarak hantal pek çok hayvanın nesli tükenirken, özellikle kuşlar ile memelilerde çeşitlilik artar. Kedi ve köpek türleri açık alanların en etkili avcılarıdır. Dünya günümüzdeki şeklini alırken, soğumadan etkilenen sık ormanlık alanlar yerini geniş düzlüklere, otlaklara bırakmaya başlar.

Ormanda yaşayan primat türleri ve özellikle de maymunlar için ise zor günler kapıdadır. Bir zamanların uçsuz bucaksız ağaç toplulukları arasında neredeyse birbirini hiç görmeden yaşayan türler, giderek komşu ve rakip haline gelirler. Bu olay primatların daha organize öbekler halinde toplanmalarına yol açar. Hayvan toplulukları yaşam alanları için birbiriyle mücadele etmektedir. Doğal olarak zayıf türler hızla orman dışına itilirler. Açık alanda ise usta avcılar onları beklemektedir. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

17.Bölüm - Erkek egemen toplum tarihi

16.Bölüm - Görünmeyen zincir, bekaret

18.Blüm - Tüketim toplumu